Yaz bitti. Bugün Eylül teşrif etti ve ben Ağustos'tan kurtuldum. Benim lanetli ayımdır kendisi.
Tüm yaz boyunca paket paket sigara içtim, kutularca ice-tea. Bol bol kendimle kavga ettim. Sövdüm saydım kendime. "Tembelsin" dedim "herşeyi erteliyorsun" dedim. Kendimden utanmam gerekirdi ama hiç utanmadım. "Ben böyleyim" deyip omuz silktim, sonra böyle devam edemeyeceğime karar verdim. Hergün işimden nefret ettim. Hergün sabah uyanmaktan da... Günleri kendime zehir ettim. Yaz bitsin de kurtulayım diye dua ettim.
Tüm yazlık kıyafetleri bahçeye yığıp yakmak istedim mesela. Kitaplarımı (düşünebiliyor musunuz kitaplarımı bile) yakıp kül etmek istedim. Kıyamadım. Hatta hayalini bile kuramadım. Buna "kadın tırlatmış" yorumunu getirecek olanlara bir çift sözüm olacak (sahi sinirlenince söz neden çift olur? Karısı komşuyla kavga eden adamın dışarı çıkıp karısına destek olması gibi birşey mi bu?) Neyse dağıtmayalım, dağılmayalım. Ne diyorduk? Bir çift sözüm vardı bana delirmiş diyene. Sahi kuzum siz hiç bıkmadınız mı tüm hayatınızdan. Herşeyin külliyen yok olmasını yeni bir hayata sıfırdan başlamayı gönlünüz hiç arzu etmedi mi? Şanslı bir hayatı yaşıyor ya da akla zarar bir iyimserliğin sularında yüzüyor olmalısınız.
Cep telefonumu parçalara da ayırmak gibi bir hayale sahiptim tüm yaz bir de. Kimse beni bulamasın, yitip gideyim istiyordum. Sukunet ancak cep telefonsuz bir dünyada mümkün değil midir azizim? Tüm bunları düşünürken "ulan ne güzel şey yaşamak" diyen insanlarla tek tek tanışıp röportaj yapmayı planladım. Ama bir tekini bile bulamadım. Bence o insanlar tüm kanallarda konuşmalı gazetelerin pazar eklerinin orta sayfası onların röportajına ayrılmalı. Dünyanın bizim gibi manyaklara değil onlar gibi iyimser güzel yürekli adamlara kadınlara ihtiyacı var çünkü.
Her gece dua etmeyi denedim ama dua yerine Tanrı'yla sohbet ederken buldum kendimi. Zaman zaman kavga ettik. Daha doğrusu ben ettim. O her zamanki yüceliği ile benim gibi bir sefilin saçmalıklarına gülüp geçti muhtemelen. "İyi olacaksın endişelenme" diyen bir ses duydum rüyamda bunun Tanrıdan bir mesaj olduğuna kanaat getirdim.
Sıcak havadan ölesiye nefret ettiğimi bu yaz da tüm yazlarda olduğu gibi bir kez daha anladım. Soba başı, çay, kitap, saçma sapan diziler filmler, portakal ve elma, mercimek çorbası, cumartesi öğleden sonra sıcak çikolata bu cehennem sıcağında cennetin parçaları gibi gözüktü gözüme. Kışı deli gibi özledim.
Bu sabah Eylüle uyandım sonra. Mis gibi bir sonbahar olacak bu dedim. İnşallah demeyi de ihmal etmedim tabi. Kalktım tüm evi silip süpürdüm. Battaniye örmeye karar verdim. En sevdiğim kitapları çıkarıp oradan buradan okudum ve geçmişte kalan ne varsa "canı cehenneme" dedim. İyi geldi...
İfade Kullanİfade Kullan