Tepemdeki ışıkların bir bölümü lıp lıp yanıp sönüyor. Bozulmuş. Kalkıp kapamaya üşeniyorum. Aslında üşenmekten ziyade bana kendimi bir film karesinde hissettirdiği için kapamıyorum. Şöyle bir şey hayal edin (muhtemelen izlediğiniz filmlerden birinde denk gelmişsinizdir böyle bir görüntüye) yarı kasvetli bir ofiste ya da evin salonunda, ( gündüz olmasına rağmen ışıkları yakmak zorunda olduğun her yer zaten yarı kasvet yüklü değil midir?) bir kadın elini çenesine dayamış oturmaktadır. Birşeyler kırılıp kopmuştur içinde ve aklı karışmıştır. Yaşı hayli büyük olmasına rağmen dostluklarını, arkadaşlıklarını sorgulamak zorunda kalmış, tüm yakınlıkların aslında kendi kafası içerisinde yaşandığını, herşeyi yanlış algıladığını, en yakın olduklarının bunca zaman sonra bile nasıl da yabancı olduklarını görmüş ama bunu anlamakta oldukça zorlanmıştır. Hüznü gereksiz, öfkesi aşırı, bunca üzüntü ise abartılıdır. Bunu bilmekte ama duyguları aklına her zamanki gibi galip gelmektedir. Kadın aslında en çok da çoktan başardım sandığı birşeyi hala başaramadığını gördüğü için dertlenmektedir. O hala ve ısrarla insanlardan samimiyet beklemekte, bunun bir hata olduğunu bilmesine rağmen, beklentilerin hem kendisine hem de karşısındaki insanlara çok ağır bir sorumluluk yüklediğini mantığıyla çözmesine rağmen yine de bunun üstesinden gelememektedir. İçindeki hüznün gelip geçeceğini bilir ama asıl dert bu insanlara yeniden yakınlık duyup duyamayacağıdır ki kolay kırılmayan kalbi donduğunda böyle, çok zor çözülmekte ve çözülse bile bir daha asla eskisi gibi olamamaktadır.
İşte bu kadın o lıp lıp yanıp sönen bir ışığın altında büyülenmiş gibi oturmakta şu an. O ışık gibi içindeki duygular da göz kırpmakta. Aklı toparlanıp mantıklı düşünmeye ihtiyaç duymakta, kalbi sarılıp sarmalanmaya... Belki biraz yalnız kalmaya, herkesten uzak olup neyin neden olduğunu anlamaya çalışmaya... Ya da en iyisi tüm bu şeyleri bir bavula kaldırıp demlenmeye bırakmaya... Çünkü kadın biliyor, bazen üzerine çok düşünülen şeyler işleri arap saçına çevirmekten başka bir şeye yaramaz. Çünkü kadın gerçekten biliyor bunca hüzün aklı ve kalbi ziyan etmekten başka birşeye getirmez...
Karar veriyor kadın şimdi, onları seviyor evet. Onlar onun arkadaşları evet. Ama biraz uzak olursa daha iyi olur diyor. Demlensin çay gibi dostluğumuz da diyor. Eğer varsa gerçek anlamda bir bağ kırılmaz kolay kolay elbet diyor. Konuşup duruyor ya yine kalbindeki kederi biraz zor atar bunu biliyor...
İfade Kullanİfade Kullan